30 Ekim 2010 Cumartesi

Halloween 2010

Cadilar Bayrami da denilen, Halloween Almanya'da önceleri kutlanmazdi. Son yillarda kutlanir oldu. 31 Ekim yaklasirken, marketlerde, ciftliklerde süs kabagi daha cok satilir oldu.
Bugün yoldan gecerken, bir ciftligin önündeki kalabaligi fark ettim ve arabayi kenara park edip biraz bakindim, resim cektim. Insanlar evlerini süslemek icin, süs kabagi almaya gelmislerdi.

 Burasi ciftligin girisi.

(Ciftliklerin, temiz ve bakimli olmalari hemen dikkatimizi cekiyor)

Cifciler, tarlalarindan topladiklari kabaklari satisa cikartmislardi. Büyüklü kücüklü kabaklar alicilarini bekliyordu..

 








Sera icinde satilan süs kabaklarindan bir tane de ben sectim.

Bu ailenin kizlari da en güzel kabagi bulmaya calisiyor.













Bugünkü google ve
Happy Halloween amblemi:
(www.google.de)

Sonbahar 2010

Sonbahar geldi, yapraklar dökülmeye basladi. Caddeler, kaldirimlar yaprak dolu. Yapraklara basan insanlarin kayma ihtimali var. O zaman ne yapmak gerekiyor, bu yapraklari toplamak gerekiyor tabii ki. 
Bu teyzemiz de evinin önündeki yapraklari topluyor. Ne bir kapici, ne bir hizmetci yapiyor bu isi. 
Burada, ev sahipleri, evlerinin önünü temiz tutmak zorundalar. Yapraktan, kardan dolayi, ayagi kayan birisi, bir yerini kirarsa, bunun tüm hastane ücretini, evinin önünü temiz tutmayan aile karsilamak zorunda. O yüzden kar yagmaya baslayinca da, insanlarin ilk isleri, evlerinin önlerinde yürüyecek kadar yollar acmak oluyor.

28 Ekim 2010 Perşembe

29 Ekim 2010



Cumhuriyetimizin 87. Yili Kutlu Olsun.
 Almanya Çevre Dairesi (UBA), "Por Çöz" adlı Türk markası kireç çözücüsünün ülkede satışını geçici bir süre için yasakladı.
Kireç çözücünün içinde yüzde 20’den fazla oranda nitrik asit bulunduğu, bu nedenle doğru kullanılması durumunda bile teneffüs edilecek zehirli gazın sağlık sorunlarına yol açabileceği belirtildi.

(Almanya Almanya'da kullanilmasini engelliyor, insanlarinin sagligini düsünüyor, ya Türkiye? Bizim insanlara olacak zarari kim düsünüyor?)



Bedava yasiyoruz, bedava
hava bedava, bulut bedava
...

27 Ekim 2010 Çarşamba

Biraz da Türkiye'den

Gazeteleri okuyorum.
"Kadiköy'de korkunc olay, 3 yildir birlikte yasadigi sevgilisi AA'nin kendisinden ayrilmak istemesine öfkelenen AA, iki tabancayla dehset sacti."
"Nisanlisindan ayrilan MT,  10. kattan atladi"
gibi haberler. Allah allah. Nasil tepkiler bunlar? Ayrilmak istedi diye kadini vurmak, intihar etmek neden?

 Duygularimizi, sevgilerimizi, üzüntülerimizi ne kadar asiri, ne kadar abartili yasiyoruz. Anlayamiyorum.

26 Ekim 2010 Salı

Elmalar

Hamburg'un güneyi, Altes Land.

Elma ve kirazlariyla meshur. Sonbahar, elmalarin olgunlastigi mevsim. Bu resimler iki hafta önce cekildi. Don olmadan toplamislardir umarim.

Isterseniz elmalari kendiniz toplayip, topladiginiz elmalari satin alabilirsiniz.

Kücücük agaclardaki elmalarin coklugu
ve

agaclarin cetvelle cizilmis gibi görüntüsü tek kelimeyle harika.
Kendiniz toplamak istemiyorsaniz, yöre ciftcilerinin sattiklari elmalardan alabilirsiniz. Elmalardan yapilmis, sarap, sirke, elma suyu gibi icecekleri de burada bulmaniz mümkün.
10 kilo elma 6,00 € ve 2 kg kirmizi erik 3,50€.
Bunlar da yeni ekilmis elma agaclari. Bir iki yil sonra bunlar da kilolarca elma verecektir.

(Bilincli uygulanan ciftcilige hayran olmamak elde degil)


25 Ekim 2010 Pazartesi

Almanya'da ilk don

Bu sabah ilk kez arabalarin camlari dondu. Hava bayagi soguktu. Yavas yavas kis geliyor.

22 Ekim 2010 Cuma

Almanya'da yasam

Almanya'da yasam tabii ki sadece olumsuz degil. Benim cok begendigim seyler var bu yasam icerisinde. Ara ara bunlari burada paylasacagim.

Mesela: Bisiklet olayi. Yaslisi, genci, cocugu, kadini erkegi icin bisiklete binmek burada en dogal bir sey. Türkiye'den tanidigim bir genc kiz, kücükken bana bisiklet ve paten yasakti demisti. Ailesi aman birsey olur diye izin vermemisler.

Cocuklara kaskini giydirdikten ve kurallari ögrettikten sonra cekinilecek bir sey yok diye düsünüyorum ama ne yazik ki Türkiye'de olan su gercegi de göz ardi edemiyorum. Araba kullanan kisiler,  yollarin sadece kendilerine ait oldugunu saniyor ve ne yayalara, ne bisikletlilere saygi gösteriyorlar. Bisiklet yolu ise ne yazik ki yok denecek kadar az ve ancak son zamanlarda Istabul'da cok cok kücük alanlarda yeni baslamis durumda. O durumda anne babalarin kaygilarini da anlayabiliyorum.

Resimde de görüldügü gibi, yollarda arabalardan cok bisikletler var. Sehir icine giderken insanlar, park sorunuyla ugrasmamak icin bisikletle gitmeyi tercih ediyorlar.

Annnesinin yaninda lambanin yesil olmasini bekleyen cocuk.





Güzel bir manzara
Lambanin yesil olmasini bekleyen yayalar ve bisikletliler.
Bisiklet yolu belki dikkatinizi cekmistir.

Blog icerigine dair

Blog icerigi yavas yavas belirleniyor. Almanya ve Türkiye'de yasam, her iki ülkede yasamanin avantaj ve dezavantajlari, güzel ve güzel olmayan taraflari gibi konular bu blogun konusu olacak gibi görünüyor.

Neden yaziyorum bunlari?  Baskalari birseyler ögrensin diye mi? Tabii ki hayir. Sanirim ilk etapta, düsüncelerimi paylasmak ve yazarak rahatlamak istiyorum.Okumak isteyen olursa ne ala, okumak isteyen olmazsa yine de ne ala. Yani cok fark etmez. 

Bu konularda farkli düsünceleri ögrenmek kötü mü olur? Tabii ki hayir. Baskalari yazdigim konular hakkinda ne düsünüyor, ne kadar dogru düsünüyor, nerelerde yaniliyorum, bunlari bilmek eh hic de fena olmaz. Zamanla neler olacak görecegiz bakalim.

Hayirlisi diyelim.
.

21 Ekim 2010 Perşembe

Almanya'da yabanci - Türkiye'de Almanci

Almanya'daki yabanci sorununun asil nedeni, bence, insanlarin yabanci olmalarindan kaynaklanmiyor, insanlarin egitim düzeylerinin farkliligi, politik düsünceleri, hayata bakislarindaki farkliliklardan kaynaklaniyor. 

Bunu su sekilde daha iyi anlatabiliriz. Istanbul, Ankara, Izmir gibi büyük sehirlerde, bilindigi gibi, hemen hemen her apartmanin bir kapicisi bulunmaktadir. Kapicilik yapan bu insanlar, Anadoludan büyük sehirlere göc etmis, cogunlugu ilkokul mezunu dahi olmayan kisilerdir. Calistiklari apartmanin temizligini yaparak, evlerin cöplerini bosaltarak, alisverislerini yaparak günlük yasamlarini devam ettirmeye calisirlar. 
Dikkat ederseniz, bu insanlarla apartman sakinleri arasindaki diyalog oldukca mesafelidir. Bu kisilere misafirlige gidilmez, cocuklar kapici cocuklariyla oynatilmazlar, onlara sanki ayri bir dünyanin insaniymis gibi davranilir.

Oysa ki apartmanda oturan kisi ya da onlarin anne babalari da cogunlukla Anadolu'dan büyük sehre göc etmis, cocuklari daha iyi is sahibi olsun, daha rahat yasasin düsüncesiyle, yemelerinden icmelerinden kesip, cocuklarini okutmaya calismislardir. Belli bir yasam standardina ulastiktan sonra ise, onlar kadar sansli olmayan ve yasamlarini kapicilikla saglamaya devam eden insanlara, ikinci hatta ücüncü sinif insan muamelesi göstermelerinin cok dogal oldugunu düsünmüslerdir .

Türkiye'de kendi insanlari tarafindan kabul görmeyen, ayni düzeyde kabul edilmeyen bu insanlarin ya da onlarin akrabalarinin, hemsehrilerinin, Almanya'ya geldikleri zaman, burada zorluk cekmeleri, Almanlarin onlari benimseyememesi kacinilmaz degil midir?

Türkiye'deki sehir hayatina uyum saglamakta (isteyerek ya da istemeden) zorlanan, bu insanlar, Almanya'daki yasama kolay ayak uydurabilirler mi? Renkli, alli güllü elbiselerinden kolayca vazgecebilirler mi?

Iste bu durumda benim düsünceme göre, Almanlar (gercekten yabancilarla uyumlu yasamak istiyorlarsa!) sorunu cok iyi incelemeliler ve ona göre cözüm bulmaya calismalidirlar. Sorunu ele, yabanci, Türk sorunu olarak almamalidirlar. Egitime önem verip, bu insanlari bu topluma nasil kazandirabiliriz diye kafa yormalidirlar.

(Bu arada sunu da söylemeden gecemiyecegim. Kapici, cirak v.s. diye kücümsedigimiz!! bu insanlari topluma kazandirmak icin, Türkiye'de adim atildigini, caba gösterildigini düsünebiliyor musunuz?)

20 Ekim 2010 Çarşamba

Almanya'da yabanci olmak

Bu aralar Almanya  yabancilari yine bol bol konusur oldu. Sorun olarak gördükleri bu insanlar, konusulanlari ya dinlemiyor ya da almancalari olmadigi icin anlamiyorlar bile. Anlayip, yaralanan, üzülen, konusmalardan olumsuz etkilenen insanlarsa, yine buraya uyum sagladi diye nitelendirdikleri insanlar oluyor. O durumda ne oluyor. Uyum sagladi denilen insanlar, yabancilar üzerine bu kadar cok konusulmasindan bikip, bir an önce kendi vatanlarina dönmeye calisiyorlar.
Almanya iyi mi ediyor bu tavriyla?
Sonucta, bu politikalari devam ederse, okuyan, belli bir kültür düzeyine ulasmis insanlar, Almanlarla hicbir sorunu olmadiklari halde, burada üst düzey islerde calistiklari halde, ülkelerine dönecekler ve Almanlar'da uyum saglayamiyor dedikleri yabancilarla basbasa kalacaklar. Almancayi güzel bilen, duyarli insanlar kalmadigi zaman, Almanca bilmeyen kisilerle baglar iyice kopacak ve iki toplum arasindaki ucurum iyice büyüyecektir.